Kategori: Köşe Yazılarım

Dünyanın en zengin insanı kimdir?
Dünyanın en zengin insanı kimdir? Son model ateş kırmızısı arabasının gıcır gıcır kapısını yavaşça açtı. Önce sağ sonra da sol ayağını dikkatlice dışarı çıkardı. Arka koltuğa doğru uzanarak koltuk değneklerini aldı. Değneklere temas etmekten yıpranan markalı gömleğini düzeltti ve tek bir hamleyle güçlü kolları üzerinde sürüne sürüne yürümeye başladı. Ne paradır ne puldur zenginlik aslında… Sağlıktır…

İzmir’in bilinmeyen kurtuluş hikayesi…
On dört gündür gece gündüz yollardaydı. Otomobilin gittiği istikamette batan güneş, mavi gözlerini kamaştırdı. Cebinden camları kömür karası gözlüğünü çıkardı. Üstüne yapışan mübarek vatan toprağının yorgun tozlarını beyaz gömleğiyle temizledi. “Şu kasabaya sür çocuk” dedi.

Dürüst insanlar hala var!
Dürüst insanlar hala var! Beni tanıyanlar bilir, hastalarımla iletişimde olmayı severim. Çünkü gerçek tedavi iletişimdedir. Önemli olan dünyanın en iyi ilacını yazmak değil, derdi olanın derdini paylaşmaktır. Bu sebeple gelen hastalarıma gerektiğinde sosyal medyadan bana ulaşmaları için detaylı iletişim bilgilerimi içeren kartımı verir, yanlarında taşımalarını tembih ederim. Bu satırları Japonya’daki pilot hastamın diyabeti, Azerbaycan’daki obezite…

Böyledir bizim bayramlar…
Akşam, Ankara’ya henüz çökmüştü. Güzel bir hafta sonu geçirmiş; en sevdiği yemeği yapmak için kolları sıvamış, beyaz tabakları teker teker kırmızı masa örtüsünün üzerine yerleştirmişti. İyi bir cerrah olduğu kadar, başarılı da bir aşçıydı… Nostaljik plak hastasıydı…

Anneme…
Bugün annemin doğumgünü… Yavaş yavaş açıyorum takvim yapraklarını… Neredeyse elli yıllık bir hadise… Varlığımı varlığına borçlu olduğum bir kadın. Saçını süpürge eden bir anne. Yemeyip yediren, içmeyip içiren doğa mucizesi… Anne… Doğumumu hiç hatırlamıyorum ama milyon kere dinledim ağzından. Duvarlardaki fayanslardan, soldaki pencereye, doğumu yaptıran doktorlardan, o an okunan ezana kadar herşey aklımda…