Kategoriler
Köşe Yazılarım

Hastanelerde hep kötü şeyler olmaz

Nöbetçiyim.

Halen daha ve hatta bu satırları yazarken bile.

Kötü bir olay yaşadık az önce.

Morga indik, ölen bir hastanın öldüğünü “tekrar” tespit ettik.

Bizden istediler yakınları, akıllarında şüphe kalmasın diye.

Ölüm sekiz derece, dışarısı yirmi bir. İçerisi soğuk, dışarısı yağmurlu…

Kötü şeyler bunlar, boşverelim.

***

Dedim ya, hastanelerde hep kötü şeyler olmaz diye.

Nöbetçi arkadaşımla servisimize çıktık.

Bir teyze tatlı mı tatlı, bize seslendi.

“N’oldu teyzem” dedim, gittim yanına.

“Televizyona, izdivaç programine cıkcam men, meni eyi edin bakiyim”

“Nasıl yani” dedim.

“Dohtorum evladım. Dudağımın sol kenarı biraz pürüzlü bi şeyler yapiverin gari, bi de sağ dizim tutmuyo, onu tamir edin; televizyona cikcam men”

“Teyzem” dedim,  “Sen boşver televizyonu, biz sana üst kattan buluruz birşeyler” dedim (!)

Demez olaydım. Ne dese beğenirsiniz.

“Onlar yaşlı, 80’lik evladım, bana gelmez onlar, ben gencini bulucem, ama beni iyi etçeniz ki yürücem”

Peki, teyzem dedim; diğer doktor arkadaşıma seslendim, gönlü olsun diye.

“Ne gerekiyorsa yapalım” (!)

***

Teyzenin yaşı kaç diye soranlara söyleyim:

Teyzem yetmiş yaşında…


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir