Kategoriler
Köşe Yazılarım

Aile Hekimlerine Müstehak mı?

Aile Hekimlerine Müstahak mı?

Bence az bile…

Aile hekimleri değil sabah 8 akşam 8,

24 saat çalışmalı,

Polikliniği yatak odasına,

Sekreteryayı oturma odasına taşımalı,

Mutfakta hastalar için çay,

Salonda da bol bol oturma grubu olmalı…

Varsa çoluk çocuğu,

Onları sokağa bırakmalı!

Hatta aile hekimleri,

Evliyse boşanmalı…

Aile hekimi tüm hayatını,

Aile sağlığı merkezine adamalı…

Açıkçası sadece rakamlara takılan Bakanlık,

Hekimlerin de insan olduğunu unutmamalı!

Hadi asistan hekimlik geçici dedik,

33 saate bir yere kadar katlandık ama,

Ömür boyu bu işi yapan aile hekimlerine bu kadar yüklenilmesi de,

Ne hak,

Ne de müstahak,

Bilmem anlatabildim mi?

x x x

Aklıma gelmişken;

Bizi dinlemek için Ankara’ya çağıran,

Ama geldiğimiz gün olmayan,

Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer TONTUŞ vardı,

Sayın Müdürü’me soruyorum,

Halkın sağlığının geliştirilmesi,

Hekimlerin sağlığının ötekileştirilmesinden mi geçiyor…

Bir cevap verirseniz sevinirim!

Saygılarımla!

 


Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU

Hekimlerin Sosyal Medya Platformu Kurucu Başkanı

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Bedellide yaş ve bedelden önce

Babam askere gittiğinde 6 yaşındaydım,

İzmir Otogarından,

Şırnak İkizce Jandarma Komando Tabur’una onu uğurladığım geceyi hiç unutamam…

90’lı yıllardı…

Okuma yazmayı TRT 1’deki alev topunun altında yazan,

Bugün şu kadar şehit,

Bu kadar gazi verdik haberleri ile söktüm…

Annemle böyle yüzlerce akşamımız oldu…

Allah’a şükür ki hayatını kaybetmedi.

Ama babaannemin son nefesini verişini de hiç göremedi…

Şırnak’tan döndüğü günü,

İzmir’deki komşularımız halen daha hatırlar,

Yedi yaşındaki bir çocuğun gözyaşlarının ve çığlığının,

Yeşilyurt’u nasıl baştanbaşa sardığını emin olun sorsanız,

Size anlatırlar…

Çocukluğum babamın güneydoğu hikâyeleri ile geçti,

Şehitlere yetişmeyen tabutlar,

Gazilerin kopan elleri, ayakları, bacakları…

Bilirim bilmezsiniz ama

İstiklal marşı çalınca içten içe ağlarım ben…

Onlar için ağlarım…

x x x

Zaman geçti büyüdüm,

Türkiye çapındaki sınavları,

Okuduğum okulları dereceyle bitirdim.

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatine inandım,

İnsanı yaşatayım ki devlet yaşasın dedim,

Doktor oldum.

Yetmedi uzman doktor oldum.

Birçok kere on binleri, yüz binleri bir hedef için organize ettim,

Bir kez olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti elimden tutmadı ama,

Ses etmedim…

Birçok vasıfsız ciğeri beş para etmez,

Ufku kör vizyonsuz adamın tepeme yönetici yapıldığını gördüm,

Yine de devletim dedim…

“Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz nasihatini” ise hep belledim…

Bedelli askerliğin de böyle bürokratlar tarafından engellendiğini bilmenizi isterim…

Hayat o kadar garip ki,

Önce kendimin,

Sonra da yüz binlerce gencin derdine derman olmak için bir şeyler yapayım dedim,

Allah’ın da izniyle ses getirdim.

x x x

Biz güçlü ekibimizle beraber milyonlarca kişinin manevi umudu olduk…

Şimdi de diyorum ki,

Ey Sayın Cumhurbaşkanım,

Ey Sayın Başbakanım:

Bizler ülkesini seven, bu toprağın kokusuyla büyüyen, Ay – Yıldız’ın kadir-i kıymetini bilen yüz binlerce genciz…

Bizler barışta ülkeyi ileri götüren,

Savaş’ta 77 milyonla birlikte sipere giren,

Vatan evlatlarıyız…

Bizimle artık daha fazla oynamayın.

Bizim hayallerimizle artık daha fazla siyaset yapmayın.

Bizim derdimizi çözün.

Bugüne kadar ki,

En büyük, en ahlaklı ve en edepli sivil toplum hareketinin yüreğine sıcacık bir dokunuş yapın.

Buna çok ihtiyacımız var.

Yorulduk,

Ama inanın vazgeçmedik!

Lütfen,

Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.


Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU
Bedelli Askerlik Derneği Başkanı

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Hemşireler tıkaç mı?

Uzun zamandır aklımda,

Şimdi fırsat bulabildim aslında;

Gelelim o konuya:

“Hemşireler…”

Duvarda sus işareti yapan “sarışın abladan” bahsetmiyorum;

Siz serviste yatarken yeri geldiğinde altınızı alan,

Sürgüyü tutan,

Akmayan o “mübarek serumu” akıtan,

Biz doktorların türlü tafralarına maruz kalan,

“Hayırsız çocuklarınız” hastaneye gelmediğinde sizi avutan,

Gün aşırı nöbetlerle,

Gün ışığını unutan,

O cefakâr ve vefakâr insanlardan bahsediyorum.

Bilmeyenler için söyleyim:

Onların,

Erkeğine de,

Kadınına da “Hemşire” denir…

Aldıkları ücretler yaptıkları işin yanında hiçbir şeydir!

Tüm dünyanın el üstünde tuttuğu bu meslek sahipleri,

Nedense bizde hep ötelenir…

Sayıları çok az,

İş yükleri çok fazla olan,

Her boşlukta ne yazık ki “tıkaç” olarak kullanılan;

Bu gerçek sağlık neferlerine biraz olsun nefes aldırmak gerekir…

Hemşirelikte reform şart,

Hemşirelikte iş tanımı şart,

Evdeki hasta çocuğu yerine,

Servisteki onlarca hasta çocukla ilgilenen,

Bu beyaz meleklere,

Hak ettikleri gelirin verilmesi ise,

Gerçekten şart!


Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU
Hekimlerin Sosyal Medya Platformu
asistanhekim.org Kurucusu

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Maaşlara yüzde yüz zam mı?

Son günlerde sıkça duyduğum yeni bir gelişme var:
Performans sistemi değişiyor…
Hem de baştan aşağı!

Haberlerin tavşan hızıyla yayıldığı,
Yönetmeliklerin kaplumbağa hızıyla yazıldığı güzel ülkem de bunun değişmesi ne kadar sürer bilemem ama;
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyebilirim!

Dönemin Sağlık Bakanı ile yaptığımız sıkı pazarlık sonrasında,
Sabit ek ödeme kavramını hayatımıza sokan,
Biraz olsun nefes alınmasını sağlayan biri olarak söylemeliyim ki:

“Sağlık Bakanlığı hekimiyle, hemşiresiyle, sağlık memuruyla ya da ATT’siyle arasını düzeltmek istiyorsa; yarından tezi yok temel maaşlara yüzde yüz zam yapmalıdır.”

Görüştüğüm birçok sağlık çalışanı ve doktor arkadaş aynı dertten müzdarip:
“Temel maaşlarımız temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetmiyor”
Çocuğunun okul ayakkabısını düşünen,
Anasına-babasına nasıl para yollayacağını dert eden bir sağlık çalışanı;
Emin olun bu kafa karışıklığında,
Size A ilacı yerine B ilacı verebilir…
Sonuçları ne yanlış fayans döşemeye ne de başka birşeye benzeyebilir…

Ayrıca yapılacak yüzde yüz zam,
Türkiye’nin dört bir yanına dağılan sağlıkçılar aracılığı ile bölgesel esnafları kalkındarabilir;
Orta ve küçük ölçekli ilçelere sıcak para girişine sebep olabilir!

Herkese tavsiyem şu:
Gelin yüzde yüz zam talep edelim;
Gelin hep beraber;
Tam da seçim arifesinde;
Bu işi bitirelim…

Yapabiliriz!

Unutmayın: Herkes zam aldı bir tek sağlıkçılar kaldı!


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Çok bilen ama değeri hiç bilinmeyen hangi hekimler?

Bali tadında,

Bonzai kafasında bir bölümdür aslında…

Kapısının önünden geçerken bile kafa yapar insana!

Sözlüsü mikroskoplu,

Bazen de makroskoplu garip bir yerdir Patoloji!

Üçüncü sınıftan sonra,

TUS’taki yirmi soruyu saymazsak işimiz düşmez pek;

Cerrahlar arada parça yollar,

O mağrur beste çalar,

Cerrahi sınırda anlaşırız 🙂

Biliyorum ne yazdığımı anlamıyorsunuz…

Hatta eşim patoloji uzmanı olmasına rağmen ben bile anlamıyorum!

Asistanlığımın akşamları,

Dokuz Eylül Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı’nın,

Mikroskopi ve makroskopi salonlarında,

Bazen de kokusuna dayanamadığım için bahçe kapısında güvenlikle geçti…

Ne hastalar anlayabildi patologları,

Ne de parça yollayan uzmanlar…

Ne de Sağlık Bakanlığı anlayabildi diyeceğim ama,

O hangimizi anladı diyeceksiniz,

Bir şey diyemeyeceğim!

Hatta ben hala yazdıkları raporları bile anlamıyorum;

Şaka bir yana;

Hastalar da anlamıyor patologları…

Aslında kendilerini anlatamıyor patologlar…

Vatandaş anası babası kanser olana kadar,

Cerrahlar cerrahi sınır arayana kadar,

Sormuyorlar ne yapıyorlar…

Patolojiyi “sabahtan akşama” sonuç veren biyokimya laboratuvarı sanan da var;

Hastanenin sakatatçısı olarak kabul eden de…

Kim ne düşünürse düşünsün…

Şunu anladım ki,

Patologlar herhangi bir doktordan,

Hatta dâhiliye uzmanından bile daha çok teorik bilgiye sahipler;

Bu kadar bilmelerine rağmen,

Elde ettikleri gelirde,

Dünyanın gerisindeler.

Performans sisteminin esası ne kadar çok hasta o kadar çok para mantığıyla kurgulanmıştır,

Yani siz ne kadar iyi iseniz,

Size o kadar çok hasta gelir,

O kadar çok gelir elde edersiniz…

Peki, sorarım size;

Sokaktan dalak, böbrek, barsak toplayan patolog olmadığına göre,

Ya da patologlar başkalarının yaptıklarına bağlılar ise,

Hangi kafayla performans sistemi içerisinde?

Burada bir hata var!

Sağlık Bakanlığı yetkililerine,

Özellikle de Performans Daire Başkanı’na bu sözüm,

Performansı başkasına bağlı olan nasıl puan yapabilir?

Böyle bir uzman,

Nasıl döner sermaye alabilir?

Lütfen bu hatayı düzeltin.

Çok bilen bu uzman hekimlere,

En azından haksızlık etmeyin!