Kategoriler
Köşe Yazılarım

Anneme…

 Bugün annemin doğumgünü…

Yavaş yavaş açıyorum takvim yapraklarını… Neredeyse elli yıllık bir hadise… Varlığımı varlığına borçlu olduğum bir kadın. Saçını süpürge eden bir anne. Yemeyip yediren, içmeyip içiren doğa mucizesi…

Anne…

Doğumumu hiç hatırlamıyorum ama milyon kere dinledim ağzından. Duvarlardaki fayanslardan, soldaki pencereye, doğumu yaptıran doktorlardan, o an okunan ezana kadar herşey aklımda…

Günlerden bir gün, ki o gün benim doğumgünümdü; hemen hemen doğduğum saatlerde, doğduğum doğumhaneye, doğumda tansiyonu çıkan bir gebe için çağrıldım. Oraya ilk gidişimdi ama sanki yirmi beş yıldır oradaydım. Aynı fayanslar, aynı sancı odası ve aynı anda akşam ezanı. Vay be anne dedim kendi kendime, hiç mi unutmadın? Sonradan öğrendim ki anneler hiç unutmazmış…

***

Yine günlerden bir gün, babam askere gitti ikimiz kaldık… Geri saymayı ve sabretmeyi öğrendim annemden. Takvim yapraklarında beş yüz elliden geri sayınca gelecekti babam.

Bir de İstanbul’a bir otobüs yolculuğumuz var ki, ne siz sorun ne ben anlatayım; neden derseniz… o otobüsün şoförü de dahil, içindeki yolcular asla gerçek olamaz da ondan…

Bana gazoz ısmarlayan şoför amcayı, kayısılarını paylaşan İzmirli teyzeyi, arkadan sürekli bize bir şeyler yollayan ve bizi tanımadığı halde kol kanat geren kırk küsür yolcuyu, hiç ama hiç unutamam…

Ve o yolculuğun sonunda, İstanbul Tuzla’da bir köprüaltında, saçı üç numara bekleyen adamdı babam…

Sevgi bu ya; İstanbul’la da sınırlı kalmadık aslında… Şırnak İkizce Jandarma Komando Taburu’na babamı görmek için benimle beraber gitmeyi kafasına koyan, yirmi üç yaşında cesur bir kadındı annem.

Oralara gitmenin cümlesini kurmak bile bu kadar heybetliyken, aşka duyulan özlemi bir de siz düşünün…

Bu arada, yolun sonundaki mayınlar sebebiyle yapılacak olası helikopter uçuşu, hani benim de ilgimi çekmiyor değildi aslında…

***

En iyi arkadaşımdı annem… Okumayı söktüren, söküklerimi diken, tencereyi kaynatan, ağlayınca ağlayan, gülünce gülen insan üstü bir varlıktı…

Yazsam kitap olur ama sözü uzatmayım, beni dünyaya getiren kadının doğumgününü dedim ki bir de böyle kutlayım…

Ne demişler?
Ağlarsa annem ağlar, gerisi yalan ağlar…

Ne ben ağlayım,
Ne annem ağlasın,
Gülmek bize,
Mutluluk bize kalsın…

Özgür’ü doğuran Şengül anne, yeni yaşında güzelliklerle sarılsın…

Doğumgünün kutlu olsun annecim!


“Anneme…” için bir yanıt

Ne güzel bır evlatsın sen Özgür, ne mutlu annene ….anneye yazdığın mektubu,duygulanarak okudum,bundan sonraki hayatında, bu genç ve yakışıklı, doktora ,başarılar diliyorum……..Mubeccel eryurt. ….Ankara…..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir