Kategoriler
Köşe Yazılarım

Yeni döner sermaye yönetmeliği mi?

Seçimler, koalisyon derken esasında yavaş yavaş kendi gerçeklerimize dönüyoruz. Aylardır konuşulan ancak bir türlü uygulamaya geçilemeyen yeni döner sermaye uygulaması kısa bir süre sonra bizlere sunulmaya hazırlanıyor. Her şey iyi güzel hoş da malumun ilanı olmadan birkaç itirazı sunmazsak eksik kalmış oluruz.

Sayın Müsteşar Eyüp GÜMÜŞ’ün devlette devamlılık esastır bir “iktidar gider öteki gelebilir” anlayışıyla mevcut sorunlara çözüm araması ve de çözümü geciktirmemesi denilebilir ki doğru bir yaklaşımdır. Ancak burada esas tartışılması gereken yeni sistem kurulurken bu sistemin kimlerle hazırlandığıdır.

Şimdi soruyorum, hatta soruyoruz:

– Hayatında taşraya inmemiş yurdun ücra köşelerinde hekimler ne yer ne içer bilmeyen kimi uzmanlık dernekleri ile mi bu yönetmelik hazırlandı?

– Yıllardır yöneticilik yapan ama bir türlü masanın öbür tarafına oturup performans nedir, şiddet nedir, mobbing nedir bilmeyen pek çok genel sekreter ve hastane idarecisi ile mi bu mevzuat hazırlandı?

– Bakılacak hasta sayısına sınır koymadan, “kalite kalite” diye hastanenin merdiveni, tuvalet kapısının genişliği diye dolanan ve üretime katılmayan bir grupla mı bu yönetmelik hazırlandı?

– Ve son olarak hekimlerin randevu düzenlemelerini kendilerinin yapmalarına bile izin vermiyorken, “günde en fazla hastaya en az sürede” bakmayı marifet bilen bir anlayışla mı bu yönetmelik hazırlandı?

– Ya da hayatında hastaya dokunmamış bir kısım medya mensubu sözde hekimlerin görüşüyle mi yönetmelik hazırlandı?

Sayın GÜMÜŞ’ün eminim umrunda değiliz ve bundan sonra umrunda da olmayacağız. Ancak bir hazırlık yapılırken sistemin bu kadar içerisinde birçok hekimden en azından sistemin ceremesini çeken onlarcasından görüş sorulmadan, Ankara’daki sırça saraylarda oturularak bu hazırlıklar yapıldıysa gelen kaosa hazır olun derim.

Çünkü birileri yine yiyecek, birileri yine bakacak, kıyamet oradan kopacak!

Bunun adı da “işte yeni döner sermaye yönetmeliği” olacak!

Sürçü lisan ettiysek af ola; ancak bu satırlar on binlerce hekimin yüreğinden kopanlardır bu da iyi biline!

 


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Hadi gidin Dr. Kamil Furtun size bakmak zorunda!

Çok kısa bir şey yazacağım,

Buna ister bir köşe yazısı diyin,

İster bir cümle:

Elim ayağım titreyerek yazıyorum özür dilerim!

x x x

Ben artık canı sıkılanın doktor öldürdüğü,

Kafasına esenin pata küte polikliniğime hönkürdüğü,

Koyunu güdemeyeceklerin sağlığı idare ettiği,

ve en önemlisi;

Mesleğimin, emeğimin, geleceğimin hunharca sömürüldüğü şartlarda,

Çalışmak istemiyorum.

Yapacak başka da bir işim yok,

Mesleğimi çok seviyorum,

Ama böyle çalışmak istemiyorum.

Tüm sendikalara, meslek odalarına, hukukçulara herkese sesleniyorum:

Artık bir şeyler yapın…

Yani gerekeni yapın:

Adam gibi çalışma şartları oluşuna kadar,

Hadi gelin ne gerekiyorsa yapalım.

 


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Dr. Kamil Furtun neden 15’de öldü?

Babam yaşındaydı,

59’da doğdu,

15’de öldü.

Fani hayatı,

56 yıl sürdü.

6 yıl tıp okudu,

5 yıl asistanlık yaptı.

1 çocuğu,

1 de doktor hanımı vardı…

Emekli olamadı,

Ama çoluğu çocuğuna,

aylık bin küsur lira tazminat bıraktı;

Koskoca doktordu ama ne yapsın,

maaşı bu kadardı.

Memlekette kimse polise, savcıya, hakime el kaldıramazdı,

Ama doktora sayıp sövmek bedavaydı.

Zaten iktidarın vekili bile olaya;

Bir doktoru halletmişler diye bakardı.

Hatta o vekil,

Canlı yayında bunu söylemeye bile utanmazdı!

Dedim ya,

59’da doğdu,

15’de öldü.

Ama yanlış anladınız!

56 yıl yaşadı;

15 dakikalık grevde öldürüldü.

Geride ise;

1 evlat,

1 acılı kadın,

Bir de kafası karışık yüz bin doktor bıraktı.

Hadi harekete geçelim,

Yeter artık!

 


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Doktorların parası nereye gidiyor?

Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 650 milyona yakın hasta muayenesi gerçekleşti. Bu 650 milyon hasta muayenesi için hastaneler yaklaşık 10 milyar Türk Lirası (eski rakamla 10 katrilyon) fatura kesti. Bu rakama laboratuvar ve görüntüleme hizmetleri ise dahil değil.

Soru – 1

Hekimler hiç çalışmasa bu oranda fatura kesilebilir miydi?

Hayır!

Soru – 2              

Bu hizmeti üreten hekimlere bu oranda ödeme yapıldı mı?

Hayır!

Soru – 3              

O halde bu paralar nereye gidiyor?

Hadi anlatmaya başlayalım…

Her ay sonunda hastaneler yaptıkları işler karşılığında fatura keser, yani ben bu kadar hasta baktım tetkik yaptım, bu kadar bir cirom var der ve bu faturaları SGK’ya gönderir.

SGK’daki doktorlar, sağlıkçılar vs. ise (“madem” bu kadar hekim açığı var bu yerlerde neden doktor çalıştırılır hep merak ederim, cevabı biliyorum da neyse) gelen faturalara rastgele bakar hastanelerden kesinti yapar.

Yani hastaneler genelde 100 lira fatura keser ama bu faturanın 70 – 80 lirasını geri alabilir. Gelen 70 – 80 liranın da bir kısmı genel masraflara ayrıldıktan sonra geriye kalan miktarın başhekimlerce uygun görülen “kuş” kısmı hastane personeline döner sermaye olarak dağıtılır.

Başka bir deyişle siz 100 liralık para kazanırsınız ama bunun neredeyse 70 lirasına türlü yöntemlerle el konur.

Halen daha sorunuza cevap alamadınız değil mi?

Doktorların parası nereye gidiyor?

Devam edelim…

Mecburi hizmete atanırsın, yeni bir şehre görevlendirilirsin kalacak yer bile bulamazsın değil mi?

Bugün Türkiye’nin en lüks yerlerinde, mesela İzmir Kordon’da dev bir SGK misafirhanesi yükseliyor, daha bunlardan çok var!

Gidin kalmak isteyin bakalım size indirim yapacaklar mı ya da ücretsiz kalın diyecekler mi?

Bugün birçok şehirde özellikle de batıdaki hastanelerde altı kişilik odalarda hastalar yan yana yatarken ya da nöbetçi doktorlar farelerle uyumak zorunda bırakılırken, birçok yerde süper lüks SGK hizmet binaları yapılıyor; yapılmaya devam ediyor…

Yapılmasın demiyoruz ama… 

Hangi parayla?

Tekrar soruyorum!

Hangi parayla?

Bir hekim günde 100 hasta baktığında, SGK 20 – 30 – 40 – 50 hastanın parasını hangi gerekçeyle kesiyor?

Hekimler hastaya yarım mı bakıyor?

Hayır!

Hekimler apandisit ameliyatını yarıda mı kesiyor?

Hayır!

Tomografi, patoloji raporları yarım mı çıkıyor?

Hayır!

O halde hangi hakla ve cüretle bizlerin anamızın ak sütü gibi helal parasını kesiyorsunuz?

Uyanın!

Bu fil çok su içiyor!

Gelin SGK ile çalışmaya son verelim.


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Doktorlara bu yok!

Profesöre var,

Doçente var,

Hatta uzmandan olma yardımcı doçente bile var…

Uzman doktorlara neden yok?

Neyden mi bahsediyoruz?

Muayenehanelerden…

Hem doktoruna stratejik personel diyecek,

Gecesini üç kuruşa gasp edeceksin,

Kafana göre sağa sola sürecek…

Özelde çalışan karı-kocayı bir araya getirmeyeceksin…

İş özel muayenehaneye gelince,

Olmaz kardeşim dur diyeceksin!

Profesör de, doçent de yardımcısı da uzman hekimdir…

Onlar beşten sonra özel çalışabiliyorsa,

Tüm uzman hekimler de hukuken çalışabilir!

Kuralı koyarsın,

Sistemi kurarsın,

Saat beşten sonra belli koşullarda olmak şartıyla,

Özel hekimliği serbest bırakırsın…,

Bu kadar basit…

Serbest piyasa ekonomisinden bahsediyorsak,

Akşamları üç beş hasta bakıp,

Çoluk çocuğun rızkını kazanmak uzmanın da hakkı…

Karar verin,

Serbest piyasa ekonomisi miyiz, değil miyiz?

Hekim hareketi olarak,

Bu haksızlığa,

Bu hukuksuzluğa son vereceğiz!

Hekimin işi hasta bakmaktır,

Limon satmak değil!

Bilmem anlatabildim mi?