Kategori: Köşe Yazılarım
Ama Nereye Kadar?
Nereye Kadar? Acı, keder ve çaresizliğin, memleketin dört bir yanını sardığı kara günler… Antep’in henüz “gazi” olmadığı işgal günleri… Ve o işgalin ortasında, on dört yaşında bir delikanlı. X X X
Bu satırlar üç gün bekledi
Bu satırları üç gün önce yazdım, ama yayınlanmak için üç gün bekledim. En nihayetinde şu acı sonuca vardım: x x x
Ben Mehmet, Sen Mehmet, O Mehmet… Alın size üç Mehmet!
Çok kısa bir yazı olacak bundan emin olun. Üç maymunu bilirsiniz; biri görmedim der, biri duymadım der, biri bilmiyorum der…
Mecburi “Hizmetçilerden” 180 Günlük Mektup!
Bir ülke düşünün… 100. yıl hayalleri kursun, en büyük on ekonomiden biri olacağız desin, ilimde ve bilimde dünyanın merkezi haline gelmeyi hedeflesin, X X X Bir ülke düşünün… Bilimselliği yıllarca ahbap çavuş ilişkisi ile yürüsün, en büyük üniversiteleri amca – dayıoğulları ile doldursun… X X X Bir ülke düşünün… Orası her zamanki gibi Türkiye olsun……
Kan, Gözyaşı, Gurur ve Acı: İzmir
Haziran, sıcak susuz bir yaz. Hele ki Girit’te daha sıcak… Sorun bakalım bugünle ne ilgisi var? x x x “Halepa” sözleşmesinin uygulanmasını isteyen Rumlar, Girit adasına Hıristiyan vali atanmasını ister; bununla da kalmaz, dilde, dinde, hukukta özerklik ister. Aslında kargaşa karışıklık ister canları. İstanbul’a kadar ulaşır haberler; Osmanlı önce Kara Todori Paşa’yı, sonra da Turhan…